بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

جُندٞ مَّا هُنَالِكَ مَهۡزُومٞ مِّنَ ٱلۡأَحۡزَابِ ١١

Onlar, burada derme çatma gruplardan olma bozguna uğratılmış bir ordudur.

– İbni Kesir

كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ ذُو ٱلۡأَوۡتَادِ ١٢

Onlardan önce, Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.

– İbni Kesir

وَثَمُودُ وَقَوۡمُ لُوطٖ وَأَصۡحَٰبُ لۡـَٔيۡكَةِۚ أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡأَحۡزَابُ ١٣

Semud, Lut kavmi ve Eyke halkı da. İşte onlar, ayrı topluluklardı.

– İbni Kesir

إِن كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ ١٤

Hepsi de peygamberleri yalanladılar. Ve bu yüzden azabı hak ettiler.

– İbni Kesir

وَمَا يَنظُرُ هَٰٓؤُلَآءِ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ مَّا لَهَا مِن فَوَاقٖ ١٥

Bunlar, bir tek çığlık beklemektedirler ki, onun bir an bile gecikmesi yoktur.

– İbni Kesir

وَقَالُواْ رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبۡلَ يَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ ١٦

Ve dediler ki: Rabbımız; hesab gününden önce bizim payımızı çabuklaştırıver.

– İbni Kesir

ٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَا دَاوُۥدَ ذَا ٱلۡأَيۡدِۖ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌ ١٧

Onların söylediklerine sabret... Ve güçlü kulunuz Davud'u hatırla. Muhakkak ki o, hep Allah'a yönelirdi.

– İbni Kesir

إِنَّا سَخَّرۡنَا ٱلۡجِبَالَ مَعَهُۥ يُسَبِّحۡنَ بِٱلۡعَشِيِّ وَٱلۡإِشۡرَاقِ ١٨

Biz, gerçekten dağları onun buyruğuna vermiştik. Sabah ve akşam tesbih ederlerdi.

– İbni Kesir

وَٱلطَّيۡرَ مَحۡشُورَةٗۖ كُلّٞ لَّهُۥٓ أَوَّابٞ ١٩

Kuşları da toplu olarak. Her biri ona yönelmişti.

– İbni Kesir

وَشَدَدۡنَا مُلۡكَهُۥ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡحِكۡمَةَ وَفَصۡلَ ٱلۡخِطَابِ ٢٠

Onun mülkünü pekiştirmiş, kendisine hikmet ve kesin söz söyleme hakkı vermiştik.

– İbni Kesir

۞ وَهَلۡ أَتَىٰكَ نَبَؤُاْ ٱلۡخَصۡمِ إِذۡ تَسَوَّرُواْ ٱلۡمِحۡرَابَ ٢١

Sana davacıların haberi ulaştı mı? Hani onlar ma'bedin duvarına tırmanmışlardı.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu